Haber

1 Mayıs İşçi ve Emekçilerin Bayramı Kutlu Olsun!

Merhaba Pahalı Onedio Okuyucuları,

1 Mayıs İşçi Bayramı ülkemizde ilk kez cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılında resmi tatil olarak kutlanmaya başlandı. Yani günümüz siyasi atmosferinde belli bir ideolojik kitleye mal edilmek ve bir ölçüde kriminalize edilmek istense de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dinamiklerinin benimsediği ve halen yasalarımızda yer aldığı bir gündür. 1 Ocak ve 15 Temmuz ile birlikte “Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller”de. üçüncü özel gündür. Resmi adı “Emek ve Dayanışma Günü” olan bu gün, sadece yaşadığımız bu dönemde değil, tarihin akışı içinde bugüne kadar bir kazanım olarak elde edilene kadar birçok kez yasaklanmıştır. bu gün kabul edilse de başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerde sık sık yasaklanmıştır. da kriminalize edilmiştir.

1 Mayıs’ın ülkemizdeki kısa tarihinden bahsedecek olursak şöyle bir özet ortaya koyabiliriz:

20. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda bir liman kenti olduğu için pek çok yeni fikir Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu Selanik’te bir merkeze geldi ve ülkeye ilk girişini bu yoldan yaptı. Selanik, Osmanlı Devleti’nde ilerici fikirlerin beşiği olma misyonunu görmüş, İstanbul’la birlikte kadrolarının ve anarşistlerin bile yayınlarına değer verdiği bir şehir olarak fikir hayatındaki yerini korumuştur. Selanik bu konumundan dolayı işçi teşkilatı bakımından Osmanlı Devleti’nin bir numaralı vilayetiydi.

1909’da İzmir’de, ardından 1911’de Selanik’te işçilerin kendi emeğiyle, 1 Mayıs işçi bayramı olarak kutlandı. İstanbul’da ilk kutlama 1912’de yapılmıştır. Cumhuriyet kurulduğunda ise resmen bugündür. “İşçi bayramı” Adlandırılmasıyla devlet tarafından kabul görmüştür. Ancak 1924 yılında 1 Mayıs’ın toplu olarak kutlanması, aslında dönemin akışı ve genç bir rejimin kendi başının çaresine bakma gerekçeleri nedeniyle yasaklanmıştır. 1925’te rejim düşmanlığının yaygınlaşması ve çeşitli ideolojik kümelerin ortasında rejim düşmanlarının ortaya çıkmasıyla birlikte o meşhur Sulh Kanunu yayımlandı. Bu yasa ile kuruluş ideolojisi dışındaki ideolojiler egemen kılınmış, ancak SSCB ile Türkiye’nin yakınlaşması, Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat Komintern için bir Komünist Parti kurması gibi farklı dinamikler oluşmaya devam etmiştir. Bu ikiliğe baktığımızda, bu yasakların temelde yeni cumhuriyeti eski köhne sistemden korumak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu tamamlamasını sağlamak için olduğu söylenebilir. Çünkü, bire bir dönemde, teknoloji, rejimin gençliği, kurumların başarısızlığı ve yoksulluk nedeniyle devletin hakimiyeti sona ermiş, çeteler, gericiler ve diğer iç ve dış örgütler ortadan kaldırılmıştır. devlete karşı çalışıyor.

1935 yılında 1 Mayıs, kurucu ideolojinin yeniden sahiplenildiği bir gün olarak kamuoyunun karşısına çıkmış ve yeni resmi adı şimdi olmuştur. “Bahar ve Çiçek Festivali” öyleydi. Ancak bir yanda Hitler, diğer yanda Mussolini ile SSCB ile ilişkiler bozulurken, doğru konjonktürün ve yaklaşan yeni bir savaşın resmi olan 1 Mayıs, sürecin devamında hafife alınmaya ve bastırılmaya devam etti.

Değişim dalgalarının tüm dünyada hızla yayıldığı 1968 sonrası döneme geldiğimizde, uzun bir aradan sonra 1975 yılında Türkiye’de 1 Mayıs, yaklaşık 200.000 kişi ile kitleler tarafından Taksim Meydanı’nda kutlandı. Düzenlemeyi Devrimci Personel Sendikaları Konfederasyonu yapmasına rağmen işçilerin tamamı sendikalı değildi ve işçi oldukları için oradaydılar.

Ancak 1977 yılına gelindiğinde “Kanlı Mayıs” O 1 Mayıs’ta 1 Mayıs’ı kutlamak için 500.000 kişi yine Taksim Meydanı’nda toplandı. Ancak çeşitli provokasyonlar ve istihbarat faaliyetleri vesilesiyle ya da diğer iddialara göre bayramı kutlayan kalabalığa çeşitli örgütler eliyle ateş açıldı ve izdihamda sokaklar kapatıldığı için kaçılamadı. TIR ve TIR’ların üst üste binmesi sonucu insanlar yaralandı ve boğulma sonucu 34 kişi hayatını kaybetti.

Askeri darbe yaklaşırken bu olay MİT tarafından darbe hazırlığı olarak dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e bildirildi ve Kara Kuvvetleri Komutanı re’sen emekliye ayrıldı.

1978’de yüzbinlerce işçi ve emekçi 1 Mayıs’ı yeniden kutladı. 1979 yılına gelindiğinde “Korsan 1 Mayıs” adı verilen 1 Mayıs kutlaması ülkenin çeşitli bölgelerinde ve sokaklarında kutlanırdı.

1981’de 1980 darbesinden sonra MGK 1 Mayıs’ı resmi tatil olmaktan çıkardı.

Kitlesel Mayıs Günlerine 1990’lara kadar izin verilmiyordu. 1996 yılında da 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan gösteri sonucu Kadıköy’ün yasak bölgelerin ortasına girdiği 2005 yılına kadar İstanbul’un bu iki büyük meydanında çeşitli küçük kümeler dışında kutlama yapılamadı. Taksim’de halen devam eden 1 Mayıs yasağı gibi.

2005’ten sonra ortaya çıkan göreli özgürlük ortamı, 1 Mayıs’ı da yasallaştırdı ve işçilerin bu bayramı kutlamasına olanak sağladı. “Emek ve Dayanışma Günü” biçimi belirlendi. Ancak göstericilere yönelik bire bir müdahale sert oldu.

2009 yılında TBMM’nin 1981 yılında verdiği eleme sonrasında 1 Mayıs yeniden resmi tatil olarak kabul edilmiştir.

Ardından sertleşen 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlere yönelik müdahaleler sık ​​sık gündem oldu, çok sayıda kişi yaralandı, gözaltına alındı ​​ve sert müdahalelerle karşılaştı.

Ancak bizzat Atatürk tarafından ve yıllar sonra tatil ilan edilen bu günde darbeci iktidar tatil niteliğini kaldırmış ve TBMM yeniden tatil olarak kabul etmiş, kriminalize edilmemesi, personel ve işçi Türk insanının en büyük bölümünü oluşturan, yani kol gücü, kas gücü, zihinsel güç. kullanarak; Bugün ve bundan sonra değişen siyasi atmosferlerin dışında, zanaatını icra etmek, sanatını icra etmek, mesleğini sürdürmek ve topluma hizmet etmekle meşgul olan herkesin hakkı olan bu bayrama ve güne sahip çıkılması gerekmektedir. Çünkü Anayasamızda, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde. “Toplanma ve Gösteri Yürüyüşü Özgürlüğü”Bir hukukçunun görevi olan bu Anayasa ihlaline, zaman zaman açıkça engellenmekle birlikte karşı çıkmak, dezavantajlı kitlelerin yanında yer almaktır.

1 Mayıs’ta çalışan personelin hakları nelerdir?

Bunun dışında bir çalışanın 1 Mayıs’taki çalışmasından bahsedecek olursak;

Bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi 1 Mayıs gibi tatillerde çalıştırılmak istenen personelin kendi çalışma iradesi yoksa zorla çalıştırılamaz ve çalışmadığı için işten çıkarılamaz. Böyle bir durumla karşılaşan çalışanların özlük alacaklarını öğrenmek ve haklarını kullanmak için bir avukata başvurmaları gerekmektedir. Bunun dışında İş Kanunu’nun 47. maddesinde bu gün genel tatil olarak belirlendiğinden, 1 Mayıs’ta gönüllü olarak çalışan personele, o gün çalışmasalar bile ayrıca bir tam gün ücreti de ödenir. alacakları günlük ücrete (aylık maaşlarının 1/30’u) kadardır. hakları var. Personelin haklarını kaybetmemesi ve patronun haklarını gasp edememesi için bu konuya dikkat etmesi değerlidir. Aynı durum sadece 1 Mayıs için değil, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı, 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim, 30 Ağustos, 1 Ocak ve 15 Temmuz için de geçerli olup, çalışan personele iki kat ücret ödenmektedir.

Tüm emekçilerin, geçimini sağlayanların, alın teri dökenlerin 1 Mayıs Personel Günü’nü kutluyor, haklarına sarıldıkları, haklarını kaybetmedikleri bir yaşam diliyorum.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, esen kalın!

instagram

bağlantılı

Facebook

İnternet sitesi

Bu makalede ortaya konulan fikir ve yaklaşımlar tamamen yazarlarının özgün fikirleri olup, Onedio’nun yayın politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu